İstanbul’un kentsel dönüşümü için özel bir mortgage sistemine ihtiyaç var İstanbul’un kentsel dönüşümü için özel bir mortgage sistemine ihtiyaç var

Özellikle Şubat 2023 depreminden sonra hız kazanan dönüşüm projelerinin daha da ivme kazanması gerektiğini vurgulayan Fenercioğlu, “Deprem değil, binalar öldürüyor. Bu nedenle yapıların hızlıca yenilenmesi ve güvenli hale getirilmesi şart,” dedi.

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak yapı güvenliği konusunda hızla adım atıyor. Şubat 2023’te yaşanan yıkıcı depremin ardından kentsel dönüşüm projeleri ivme kazandı; ancak Türkiye genelinde riskli yapı stoğunun azaltılması için daha fazla çabaya ihtiyaç var. Fenercioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Aycan Fenercioğlu, deprem riskine karşı yürütülen bu çalışmalarda hızlanmanın ve tüm paydaşların güçlü bir iş birliği içinde hareket etmesinin önemine dikkat çekiyor. Kentsel dönüşüm projelerinin kapsamını genişletmenin ve sürdürülebilir, güvenli yaşam alanları oluşturmanın gerekliliğine vurgu yapan Fenercioğlu, sektörün ve vatandaşların sürece katılımının bu hedefe ulaşmada kilit rol oynadığını belirtiyor.

Aycan Fenercioğlu

Fenercioğlu, kentsel dönüşüm sürecinin yalnızca bakanlık veya yerel yönetimlerin değil, tüm paydaşların katılımıyla ve iş birliği içinde yönetilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Bakanlık ve belediyeler kentsel dönüşüm çalışmalarında ortak bir çaba gösteriyor. Ancak sürecin daha etkin bir şekilde ilerleyebilmesi için gerek yasal düzenlemelerle gerekse mali desteklerle sektörün desteklenmesi büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

İSTANBUL VE DİĞER BÜYÜK ŞEHİRLERDE KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARI HIZ KAZANIYOR

Aycan Fenercioğlu, kentsel dönüşüm çalışmalarının başta Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay gibi depremden doğrudan etkilenen şehirlerde yoğun bir şekilde sürdüğünü, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde ise riskli yapıların yenilenmesi için projelerin hız kazandığını belirtti. Özellikle İstanbul’da uzmanlarının dile getirdiği deprem riskine ve dönüşüm çalışmalarının önemine değinen Fenercioğlu, “İstanbul’da hem vatandaşların hem de sektörün yüksek bir beklentisi var. Şehrin kritik ve riskli görünen bölgelerinin bir an önce dönüşüme sokulması gerekiyor. Beklenti büyük, süreç ilerliyor, ancak daha hızlı adımlar atılmalı,” dedi.

İZMİR İÇİN KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR FIRSAT

İzmir’deki eski yapı stoğunun da kentsel dönüşüm açısından dikkat çekici olduğunu belirten Fenercioğlu, “İzmir gibi yapı stoğu eski olan şehirlerimizde kentsel dönüşüm, daha güvenli yaşam alanları inşa etmek için önemli bir fırsat. Hem devlet desteği hem de müteahhitlerin katılımıyla İzmir’de daha güvenli ve modern yapılar inşa edileceğine inanıyorum. Bu süreçte hem sektör temsilcilerinin hem de vatandaşların sürece güvenle katılabilmesi için adımlar atılmalı,” dedi.

DEPREM RİSKİNE KARŞI SOSYAL VE GÜVENLİ YAŞAM ALANLARI

Kentsel dönüşüm çalışmalarının yalnızca fiziksel yapılar üzerinde değil, sosyal yapılar üzerinde de olumlu etkiler bırakması gerektiğini vurgulayan Fenercioğlu, “Deprem riski altında yaşayan insanların huzurlu, güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarına ihtiyaçları var. Yeni yapılacak projelerde sosyal donatılar, yeşil alanlar gibi unsurların gözetilmesi, modern şehircilik anlayışının gereğidir,” diye ekledi.

ÇEVRE DOSTU VE ENERJİ VERİMLİ PROJELERE İHTİYAÇ VAR

Enerji verimliliği konusuna da değinen Aycan Fenercioğlu, Türkiye’de yeni yapılacak projelerde çevre dostu ve enerji verimli tasarımların yaygınlaşmasının önemini vurguladı. “Önümüzdeki yıllarda enerji verimli projelerin sayısının artmasını ümit ediyoruz. Çevre dostu projeler hem enerji tasarrufu sağlayacak hem de daha sağlıklı şehirler yaratacak. Türkiye genelinde bu yönde projelerin artması, sadece çevre için değil, aynı zamanda ülke ekonomisi için de olumlu bir adımdır,” ifadelerini kullandı.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM, TÜM TÜRKİYE’NİN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”

Son olarak, Fenercioğlu kentsel dönüşüm sürecinin hızlanması için tüm paydaşların daha güçlü bir iş birliği içinde olması gerektiğini vurguladı. “Kentsel dönüşüm, Türkiye’nin önemli bir sorunu olan depreme karşı hepimizin sorumluluğudur. Bu süreç, vatandaşlar, devlet, belediyeler ve sektör temsilcileri arasında güçlü bir iş birliğini gerektiriyor. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşerek, güvenli ve dayanıklı bir yapı stoğu oluşturmak için hep birlikte çalışmalıyız” dedi.