2021'de Türkiye'nin GSYH'sı bir önceki yıla göre yıllık bazda yüzde 11 büyüyerek son on yılın en yüksek büyüme oranını yakalasa da Türk Lirasının Dolar karşısında yüzde 44 oranında değer kaybetmiş olması, son beş yılda ise dolar karşısında yüzde 80'den fazla değer kaybetmiş olması tüm sektörleri zorladı.

2022 yılında GSYH beklentilerin üzerinde yüzde 5,6 oranında büyürken, enflasyon ortalama yüzde 64,3 seviyesinde gerçekleşti. 2023 yılında ise büyümenin ciddi aşağı yönlü risklerle birlikte yüzde 3 civarında olması bekleniyor. Diğer yandan devam etmekte olan alışılmışın dışındaki para politikası, dövizdeki değer kaybı, enflasyon, yüksek cari açık ve Şubat 2023 depremlerinden kaynaklanan 100 milyar doları aşan hasar, Türkiye'yi dış ekonomik şoklara karşı savunmasız bıraktı.

Hükümet harcamalarındaki düşüşler teşviklerin geri çekilmesiyle haklı görülebilirken, global ihracattaki kayıplar muhtemelen Rusya yaptırımlarına ve Çin'deki kapanmalara bağlı ki bu durum malların limanlara çıkışını yavaşlatmanın yanında tedarik zinciri darboğazlarını artırıyor ve fiyatlandırabilmeyi bozuyor.

Ekonomik sinyaller karanlık bir görünüm sunarken, yakından takip ettiğimiz birkaç konuyu şöyle özetleyebilirim:

1.      Reel gelirde düşüş: Enflasyonun Ekim 2023’de %63’ü geçmesi, reel gelirde düşüşe neden olurken, tüketicilerin satın alma gücü üzerinde baskı da yarattı. Harcanabilir gelirler ve tasarruf oranları düşüyor ve bunun sonucunda insanlar temel harcama ihtiyaçlarını karşılamak için tasarruftan yararlanmaya veya borçlanmaya teşvik ediliyor. Kredi kartı harcamaları artıyor.

2.      Azalan işletme yatırımı: Bu alandaki kayıplar işsizliğin artmasına yol açarken durgunluk ortamını güçlendirebileceği için işletme yatırımlarını da yakından izlemekte fayda olacaktır. TCMB artan fiyatları karşılamak amacıyla faiz artırımı uygulamaya başladı. Tahvil getirileri faiz artışıyla sıklıkla artma eğiliminde ve 10 yıllık hazine bonosu 2018'den bu yana sürekli volatil bir grafik izledi, geçen ay ise %26’yı aştı. Diğer yandan, kurumların işletme sermayesine ihtiyacı olup olmadığına dair işaretler vermesinden ötürü kurumsal tahvil piyasasını yakından takip ediyoruz. İşletmeler artan maliyetler nedeniyle tahvilden geri çekilirse, bu işletme harcamalarındaki ani bir tersine dönüşe yol açabilir. Dolayısıyla geniş çaplı işe alımların dondurulması ve/veya işten çıkarmalar anlamına gelebilir.

 

3.      Varlık fiyatı düzeltmeleri (yükselen faiz oranlarının bir sonucu):

 

Konut ve emlakta düzeltmeler: Faizler artmaya ve mortgagedaki kısıtlamalar devam ettikçe alıcıların azalması öngörülüyor. Borçlanma maliyetinin yanı sıra inşaat girdi maliyetlerinin de artmasıyla birlikte satılık evlerin maliyetleri hızla artmaya devam ediyor. Ayrıca birçok aile, benzer veya daha iyi bir eve paraları yetmediği için bulundukları yerde kalmayı tercih ediyor. Beklentimiz, artan faiz oranlarının, stokların birikmesine yol açarak piyasa koşullarını alıcılar lehine çevireceği yönünde.

Hisse senedi piyasalarında düzeltmeler: BIST100 Mart 2020'de dibi vurduktan hemen sonra borsa da darbe almıştı. Sonrasındaki stabil artış ise piyasa tarafından olumlu karşılandı. Borsa bu noktada oldukça önemli. Borsa düştüğü takdirde yatırımcılar ellerindeki varlıkların değerinin düştüğünü görüp değerlemelerde ayarlamalar yaparken, koşullar daha da kötüleşebilir, yatırımlarda yeni bir yavaşlamaya yol açabilir. Bazı yatırımcılar varlıklarını başka yerlerde yeniden dengelemeye çalışabilir ancak varlık fiyatlarındaki düzeltmeler ve enflasyonist faktörler birlikte çalıştığından gidilecek net ve güvenli bir liman malesef kalmaz. Bundan dolayı borsa çok önemli bir faktördür.

4.      Uluslararası Covid sorunları: Dünya yavaşlayan pandemi durumuna karşı daha rahat bir politikaya geçerken büyük bir ekonomiye sahip Çin’in, Ocak 2023 itibariyle normale dönmeye başladığını gözlemledik. Küresel ekonomik kayıplara neden olan karantinalar her ülkede ekonomiyi sarstı. Pek çok Çinli işletme kapandı ve Çin'de işsizlik Mart ayı itibarıyla 21 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Dünyada rakamlar yeniden yükselirse, belirli bölgelerde daha fazla kısıtlama ve tecrit görebiliriz ki bu yerel ekonomilerde aksamalara ve tedarik zincirlerinde devam eden darboğazlara neden olabilir.

5.      Savaş zamanı politikası: Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sonu görünmüyor ve ABD, Ukrayna'ya milyarlarca dolarlık yardım yapmaya devam ediyor. Aynı zamanda Rusya bu desteğe yönelik tehditlerini genişletiyor ve müzakereye istekli olduğunun sinyalini vermiyor. Büyük ekonomik kayıplar kolaylıkla global ekonomide arz ve talepteki mevcut dengesizlikleri daha da kötüleştirecek yeni politikalara yol açabilir.

Bu bilgiler ışığında farklı bir dönemden geçtiğimizi söylemek yanlış olmayacaktır. Ne zaman ne olacağını bilmek imkansıza yakın olsa da paylaştığım detayları ve diğer faktörleri dikkatle izliyoruz. Mevcut durumların işlerimizi nasıl etkileyebileceğine ilişkin çok sorularımız olsa da iyi planlama yaparak her konu başlığına dair elimizden geleni yapmaya çalışacağız.

Saygılarımla,

Turner International Başkan Yardımcısı ve Türkiye Genel Müdürü

Konut Yatırım Olmaktan Çıktı. Oturmak İçin Ev Alanlar var Konut Yatırım Olmaktan Çıktı. Oturmak İçin Ev Alanlar var

Mehmet Sami Kılıç