Bu tür binalar, komşu binaların güneş ışığından yararlanmasını engelleyerek, hem görsel olarak rahatsız edici bir görüntü oluşturur hem de komşuların yaşam kalitesini olumsuz etkiler.

Ayrıca, komşusunun güneşini kesen binalar enerji tasarrufu açısından da dezavantajlıdır. Çünkü bu binaların daha fazla aydınlatma ve ısıtma ihtiyacı olur ve bu da enerji tüketimini artırarak çevreye olumsuz etkiler yaratır.

Bu nedenle, binaların tasarımı sırasında, komşu binaların güneş ışığından yararlanmasına engel olacak şekilde yapılmaması gerekir. Ayrıca, güneş ışığından maksimum fayda sağlamak için binaların doğru bir şekilde konumlandırılması, pencere ve balkonların doğru boyutlarda yapılması gibi faktörler de dikkate alınmalıdır. Bu şekilde, hem komşuların yaşam kalitesi artar hem de enerji tasarrufu sağlanmış olur.

"Güneş giren eve doktor girmez" bir atasözüdür ve genellikle güneş ışığının sağlığa olan olumlu etkilerini vurgulamak için kullanılır. Güneş ışığı, vücuttaki D vitamini sentezini artırarak kemik sağlığına ve bağışıklık sistemine olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.

Ancak, bu atasözü tam anlamıyla doğru değildir. Bir evde güneş ışığı bulunması, evin sağlıklı olduğu anlamına gelmez ve doktorların o eve gitmemesi gerektiği anlamına da gelmez. Evin sağlık açısından uygunluğu, birçok faktöre bağlıdır ve güneş ışığı sadece bir faktördür.

Örneğin, evde nem, küf, toz, sigara dumanı gibi zararlı maddelerin olması, sağlık açısından risk oluşturabilir. Ayrıca, evde yapılan düzensiz temizlik, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, yetersiz uyku gibi faktörler de sağlık açısından risk oluşturabilir.

Sonuç olarak, güneş ışığı evde bulunması gereken önemli bir faktördür, ancak sağlıklı bir evin olmazsa olmazı değildir. Sağlıklı bir evin olması için, temizlik, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme alışkanlıkları gibi faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerekir.