İmar ve yönetmeliklere aykırı bina yapımının en büyük neden olduğunu söyleyen Gülbaş, yanlış yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarıyla yeni binaların da risk taşıdığını belirtti. Gülbaş, kentsel dönüşüme dahil edilen binalardaki hak sahiplerinin faydalanabileceği uygulamalara da değindi.

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen iki depremin ardından yapı güvenliği ve mevcut bina stoğunun durumu tekrar tartışma konusu oldu. Gülay Güner ile Finans programına katılan Şehir-Bölge Plancısı ve Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Mete Gülbaş depremlerde binaların yıkılma sebebini açıkladı. Türkiye’de temel sorunlardan birinin inşaat için yanlış yer seçimi olduğunu belirten Gülbaş, “Özellikle 1950 yılından sonra hızlı kentleşme planlamanın önüne geçti, yanlış yer seçimi doğal felaketlerin ve yıkımların başlıca nedeni oldu. Bursa ve Mardin gibi şehirlere baktığımızda insanların dağlara ve yamaçlara doğru yerleştiklerini, ovaları, vadileri, dere kenarlarını boş bıraktıklarını görüyoruz. Oysa bugün şehir planlarına baktığımızda ısrarla ovalara, verimli bahçelere, zeytinlik alanlarına yerleşmeye devam ediyoruz. Binanın yanı sıra alüvyon zemin, fay hattı gibi yanlış yer seçimi sonrası bu zeminler üzerine inşa edilen denetimsiz yapılara can kayıplarına neden oluyor” dedi.

“Rant Uğruna Planlar Değiştiriliyor”

Var olan imar planlarına yapılan müdahaleye dikkat çeken Gülbaş, imar planlarının şehrin geleceği gözetilerek 20-30 yıllık öngörülerle yapılması gerektiğini söyledi: “Nazım imar planı ya da uygulama imar planlarının ihtiyaca cevap veremediği durumlarda plan bütünlüğü ve şehircilik ilkeleri doğrultusunda tadilatlar yapılabilir. Ancak siyasiler ve şehrin güç odakları tarafından parsel bazında ranta dönük yapılan plan tadilatları ile imar planına müdahale ediliyor. Örneğin imar planında okul alanı olan bir yeri 10 kat konut alanına çevirdiğinizde, yan parsel için emsal teşkil etmekte ve bu durum diğer parsellere sirayet ederek planın bütünlüğü bozuluyor. Planlara bu kadar kolay müdahale edilmemeli.”

Denetimler Yetersiz

Denetimsizliğin başlıca sorunlardan biri olduğunu belirten Gülbaş, geçmişteki hataların günümüzde de tekrarlandığını söyleyerek 1999 Gölcük depremini örnek gösterdi: “1999 Gölcük depreminden önce yapı denetimi olmadığından yapılar maalesef denetlenemiyordu. Denetimsizlikten doğan aksaklıkları gidermek, sorumlularını cezalandırmak ve mağdur durumdakilerin kayıplarını hukuki yollarla karşılayabilmek için yeni bir yasal düzenleme yapılmış ve 2001 yılında 4708 sayılı kanun yürürlüğe girdi. 2000 yılından önce yapı denetiminin olmamasından dolayı binanın sağlamlığı tamamen müteahhitlerin, kalfaların ve işçilerin inisiyatifine kalmıştı. 1999 Depremleri sonrasında yürürlüğe giren ve 2018 yılında güncellenen Türkiye Deprem Bina Yönetmeliği`ne göre inşa edilmiş olması beklenen yapıların da en son Maraş, Hatay bölgesinde meydana gelen depremlerde yıkılması, uygulamaların ve denetimlerin zayıf olduğunu gösteriyor.”

Yanlış Tamirat Yıkıma Sebep Oluyor

“Denetimsizliğin yanında var olan binaların tamiratları da bilinçsiz şekilde yapılıyor. Binalarda yapılan incelemede iskandan sonra bazı duvarların kaldırıldığı, ilave kat veya çıkmalar yapıldığı, kolonların kesildiği, kolon ve kirişlerin kırılarak veya delinerek tesisat boruları, elektrik kabloları geçirildiği, statik projeden aykırı kolon kaydırması veya kolon küçültmesi yapıldığı gibi mal sahiplerinin ve işçilerin bilgisizliğinden ve cezai sorumlulukları olmamasından dolayı binaların yıkım riskini arttırdığı görüldü.”  Çözüm olarak işçilerin vergiye ve bir odaya tabi, sertifikalı ve denetime tabi olması ve her yıl zorunlu eğitimden geçmeleri gerekiyor.

İmar Afları Büyük Hatalar Doğurdu

Cumhuriyet tarihi boyunca 20’den fazla imar affının çıktığını söyleyen Gülbaş, her imar affının insan güvenliğine aykırı yapıların artmasına ve şehirleşmenin bozulmasına yol açtığını söyledi: “Bu imar afları ilk başta gecekondu sayısının artışına, sonraki yıllarda ise imar mevzuatına aykırı yapıların artmasına sebep oldu. Türkiye, üst üste çıkarılan imar affı yasalarıyla yaratılan, ‘nasıl olsa imar gelir’ anlayışı ile ilk başlarda gecekondulaşmayı, son yıllarda da imarlı alanlardaki mevzuata aykırı yapılaşmayı toplum gözünde meşrulaştırdı. İmar afları, tüm topluma verilen telafisi olanaksız zararları ortadan kaldırmaya yetmediği gibi, yürürlükteki mevzuatı yetersiz ve geçersiz kılarak, yasakları çiğneyenleri ödüllendirmek anlamına geldi. Geçmişten beri oy potansiyeli olarak görülen gecekondu bölgelerinin talepleri doğrultusunda çıkarılan af yasaları, kısa süreli çözüm gibi görünse de esasında büyük bir sorunun geçici bir süreliğine üzerini örtme ve bundan faydalanma anlamını taşıdı.”

Hiçbir İmar Affı Son Olmadı

“Bütün imar afları son olmak üzere çıkarıldı. Çıkarılan her imar affının kapsamı bir öncekinden daha fazla oldu. Şu anda gündemde olan İmar Barışı olarak bilinen 7143 sayılı İmar Affı ise şimdiye kadar çıkarılan yasaların en geniş kapsamlı olanı oldu. Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verildi. Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edildi. Bu tür aflar, yasal olmayan yollarla üretilen yapılı çevreye resmiyet kazandırdı. Böylece tüm planlama süreçlerini en basit tabiriyle geçersiz kılındı. Bu sebeple, imar aflarının merkezi yönetim tarafından asla gündeme getirilmemesi gerekiyor.”

Rantsal Değil Kentsel Dönüşüm

Kentlerin zamanla yenilenmesi için kentsel dönüşüm uygulamalarının önemli olduğunun altını çizen Gülbaş, kentsel dönüşümün önemini şu şekilde anlattı: “İnsanların yıllardır bir arada yaşadıkları kentler sadece birer yapı değildir. Kentler de tıpkı insanlar gibi doğarlar, büyürler, nefes alırlar, insanlarla birlikte gelişirler ve zamanla eskiyip yıpranırlar. Kentler için bu yıpranma durumu ‘hastalık dönemi’ olarak tanımlanabilir. Kentlerin içinde bulundukları bu durumlardan kurtulmaları amacıyla yapılan çalışmalar kentsel dönüşüm kavramının ortaya çıkmasını sağladı.” Kentsel dönüşümün, riskli yapıların ortadan kaldırılması açısından önemli olduğunu ekleyen Gülbaş, kentsel dönüşüm uygulamalarının müteahhitlerin eline bırakılamayacak kadar önemli olduğunu ifade etti: “Bir an önce riskli yapı stokunun tespit edilmesi ve bu yapı stokuyla beraber kentsel dokunun bilimsel verilere uygun olarak dönüştürülmesi gerekiyor. Bu dönüşüm sürecinde araziden ve yapılaşmadan elde edilecek rant değil, kentin tarihsel geçmişini, kültürünü, iklimini, demografik yapısını, ekonomisini gözeten, insanları koruyan, güvenli barınma hakkını gözeten sağlıklı kentsel alanların inşa edilmesi çok önemli. Bundan dolayı kamu otoritesinin yerel halk ile birlikte bu süreci yönetmesi gerekli. Kentsel dönüşüm rant amaçlı değil, bölge insanının sorunlarını çözmeyi hedeflemeli.”

Bürokratik Engeller Devam Ediyor

2000 yılı öncesi inşa edilen binaların büyük bir kısmı risk taşıdığını belirten Gülbaş, “2000 öncesi yapılan yapıların tamamının riskli alan olarak ilan edilmesi ve ivedilikle dönüştürülmesi gerekiyor. Kentsel dönüşümde teşvikler artırıldı ancak hala bürokrasi engeli var. Yeni imar yönetmeliği ve otopark yönetmeliği ile beraber dönüşümde şartlar daha da zorlaştırıldı. Önceliğimiz riskli binaları yıkarak güvenli binalar inşa etmek olmalı.”

Mete Gülbaş, kentsel dönüşüm kapsamında riskli bina raporu alan hak sahiplerinin yararlanabileceği destek ve teşvikleri şu şekilde sıraladı: “Bina inşa ederken Tapu ve Kadastroya ödenecek tüm harçlardan, noter harçlarından, belediyeye ödeyeceğiniz ruhsat harçlarından, veraset ve İntikal vergilerinden, damga vergisinden ve kullandırılacak kredilerden dolayı lehe alınacak paralar sebebiyle Gider Vergileri Kanunu uyarınca alınması gereken banka ve sigorta muameleleri vergisinden muafiyet sağlandığı gibi 18 ay boyunca 1.500 lira kira yardımı ve uygun banka konut kredisi de kentsel dönüşüm uygulamalarında sağlanıyor.”

İşte Gerekli Bilgiler İçin BİNALAR DEPREMDE NEDEN YIKILIR- ŞEHİR PLANLAMA GÖZÜYLE BAKIŞ