8 Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde yeni tip corona virüs (Covid-19) semptomlarına benzerlik gösteren bir hasta olduğunu dünyaya ilan etmesinin ardından 31 Aralık 2019 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yeni tip bir virüs salgını olabileceğine dair uyarılarda bulundu. Sonrasında koronavirüsün Çin dışında da hızla diğer ülkelerde yayılması, DSÖ’nün salgını pandemi olarak adlandırması endişeleri artırırken ülkeler sınırlarını kapatma kararı aldı. Gerekli önlemlerin erken alınmaması nedeniyle virüs etkisini dünya genelinde göstermeye başladı. Günümüzde vaka ve ölüm sayısına bakılacak olursa virüsün merkezinin Avrupa olduğu ve yakında da ABD olacağı düşünülüyor. Virüs, her alanda olduğu gibi ekonomi ve finans alanlarında da büyük etkiler yaratmış durumda.





Türkiye’de ilk vakanın 11 Mart 2020’de görüldüğü duyuruldu





Virüsün küresel çapta yayılmasıyla piyasalarda daha önce nadir görülen volatiliteler yaşandı. Dünya çapında merkez bankaları piyasalara müdahale ederek finansal piyasalardaki yangını baskılamaya çalışsalar da MB’lerin bu hareketlerinin de aslında piyasadaki paniğin artışına neden olduğunu söyleyebiliriz. Daha öncesinde salgından hiç bahsetmeyen Fed olağan üstü toplantı yaparak faizleri %0 seviyesine çekince piyasalar salgının etkisinin oldukça büyük olacağını düşünerek panik hareketleri sergiledi. Bu durum güvenli limanlara ve değerli madenlere olan talebi arttırdığı gibi yatırımcıların nakit pozisyonlarını güçlendirmek için bütün enstrümanlarda satışa geçmesi altının ons fiyatında sert dalgalanmalara, borsa endekslerinde %30’u aşkın düşüşlere neden oldu. Hükümetler de maliye politikalarını devreye alarak büyük meblağlarda bütçe ayırırken bu kaynaklar önümüzdeki dönemde hükümet bütçelerinde büyük açıklara ve borç yükünün artmasına neden olacak. Moody’s %3 büyüme öngördüğü Türkiye için büyüme hedefini -%1,4 küçülme olarak revize etti.





Türkiye’nin öncü sektörlerinden olan turizminşaatsanayi ve ulaştırma sektörleri salgından en büyük zararı görmüş durumdadır. Hem arz hem talep kanadında negatif şoklar yaşanırken tedarik zincirlerinde de hem iç piyasa hem de dış piyasa kaynaklı aksamalar yaşanmaktadır. Virüs nedeni ile evden çalışmaların ön plana çıkması ile teknoloji şirketlerinde de bir canlanma görülmektedir. Sağlık sektöründe özellikle tıbbi malzeme üreten ve ticaretini yapan firmalar da artan medikal malzeme (maske, dezenfektan vs) talebinden olumlu etkilenmektedir.





Ülkemizin en büyük döviz kaynağı olan turizm sektörünün aldığı darbeyi bu sene çok net bir şekilde hissedeceğiz. Normale dönme süreci hakkında net bir tarih belirtmek zor olsa da küresel olarak 12-18 ay arasında tahminler mevcut. Lokomotif sektör olan turizmde düzelme yaşanmadan ulaşım ve hizmet sektörlerinde istenilen seviyeye de Türkiye özelinde ulaşılmasının zor olduğu kanaatindeyiz. Defansif sektör olan gıda ve İletişim kanadında ise hasarın boyutunun nispeten düşük olmasını bekliyoruz. Telekomünikasyon sektöründe ise evde çalışma ve online eğitim gibi süreçler ile cirolarda artışlar görebiliriz. Perakende ve gıda sektöründe ise panik nedeniyle yaşanan stoklama özellikle ilk çeyrek mali verilerinde yüksek büyümeleri beraberinde getirecektir.





Kaynak: BMD