Doğal afetlerin bizlere verdiği mesaj; sadece düzeltici değil, önleyici faaliyetlerin de hızlandırılması gerektiği yönünde. Depreme hazırlık; toplum olarak uzun zamandır orta ve uzun vadeli planlar yaparak aşmamız gereken hayati konulardan birini oluşturuyor. İçinde bulunduğumuz süreçte tüm binaları yıkıp yeniden yapamayacağımıza göre, kentsel dönüşüm kapsamında binaları depreme karşı güçlendirme ve yenileme çözümünü iyi değerlendirmeliyiz. İnşaat malzemeleri sanayisi olarak dünya çapında geçerli yeteneklere sahibiz, ihtiyacımız olan ortak bilincimizi geliştirerek harekete geçmek” dedi. 

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, ‘1-7 Mart Deprem Haftası’ kapsamında yaptığı açıklamada şu değerlendirmeleri yaptı:

“Ülkemizdeki deprem gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Topraklarımızın yüzde 90’dan fazlasını kaplayan iki büyük fay hattı önemli riskler barındırıyor. Sadece bir deprem olduğunda değil, deprem olmasa dahi bir araya gelmeli, bu konuyla ilgili harekete geçmeliyiz.  Deprem kuşağında yer alan ülkemizde, riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğunun bilinciyle hareket etmeliyiz. Doğal afetlerin bizlere verdiği mesaj; sadece düzeltici değil, önleyici faaliyetlerin de hızlandırılması gerektiği yönünde. Depreme hazırlık; toplum olarak uzun zamandır orta ve uzun vadeli planlar yaparak aşmamız gereken hayati konulardan birini oluşturuyor. İçinde bulunduğumuz süreçte tüm binaları yıkıp yeniden yapamayacağımıza göre, kentsel dönüşüm kapsamında binaları depreme karşı güçlendirme çözümünü iyi değerlendirmeliyiz. Gelecekteki refahımız, çocuklarımıza sağlıklı, güvenli binalar ve kentler bırakmak için bugün konforumuzdan fedakârlık yaparak, orta ve uzun vadeli planlarla hareket etmemiz büyük önem taşıyor.

Depremle mücadelenin dozunu artırmalıyız

"Önceliğimiz; depreme dayanıklı, çevre dostu yapılarla can ve mal güvenliğini sağlamak olmalı” diyen Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, “Türkiye’de hala 1.5 milyonu acil olmak üzere 6.5 milyon konutun deprem riskine karşı dönüşmesi gerektiğini biliyoruz. İstanbul Kentsel Dönüşüm Derneği’nin yaptığı açıklamaya göre son 9 yılda 240 bin yapı için riskli raporu alındı. Bu yapılardan 215 bin adedi içinde bulunan 720 bin bağımsız birim yıkıldı. Şubat ayı başında Resmi Gazete’de yayımlanan kararla riskli yapı olarak tespit edilen gerçek ve tüzel kişilere ait konut ya da iş yerlerine verilecek olan faiz destekli kredilerde, kredi tutarı iki katına çıkarıldı. Bunlar çok önemli adımlar.  Ülkemizin özellikle içinde bulunduğumuz dönemde sınırlı kaynakları olduğunun farkındayız. Dolayısıyla bizlerin, binalarımızda deprem güvenliği konusunda tüm ümidimizi uzun vadeli kredilere, desteklere bağlamadan, deprem güvenliğini geliştirme bilincimizi artırıp kaynaklarımızın kullanım önceliğinin deprem güvenliğine aktarılmasını sağlarsak, güvenli yapılara geçme motivasyonu da artacaktır. Halkımızın deprem güvenliği bilincini tespit etmek ve geliştirme stratejilerini belirlemek adına uzun vadeli bir seferberlik başlatılması gerektiğine inanıyoruz. Kısa vadeli çözüm arayışları bizi istenen sonuca ulaştırmayacaktır.