Bu indirimin zamanlama açısından rekabette dezavantaja neden olabileceğini söyleyen Aremas Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Arslan, “Bu çok doğru ve yerinde bir karar. Ancak orta segment projelerdeki yüzde 1 olan KDV oranları da yüzde 8’e çıkartılınca maliyet ve KDV artışı oldu. Orta gelir grubunun ev alması zorlaştı” dedi. Bu düzenlemenin bugünden sonra ruhsatı alınan projeler için geçerli olacağı için KDV’ye yansıma anlamındaki etkisinin en erken 2-2,5 yıl sonra anlaşılabileceğini söyleyen Arslan, ticari ünitelerde de KDV indirimi beklediklerini açıkladı.

Büyük ölçekli konut projelerine satış, pazarlama ve konsept danışmanlığı hizmeti veren Aremas’ın Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Arslan, sektörün beklediği ve 1 Nisan’da yürürlüğe girecek KDV indirimini değerlendirdi. Konuta uygulanan KDV mevzuatında sadeleştirilmeye gidilmesi düşüncesinin yerinde bir karar olfuğunu söyleyen Vedat Arslan, bu düzenlemenin bazı noktalarının tartışılabilir ve daha da iyileştirilebilir olduğunu düşündüklerini dile getirdi. 

Kentsel dönüşüm kapsamındaki net alanı 150 metrekareye kadar olan konutlarda uygulanmakta olan yüzde 1 KDV oranının aynen muhafaza ediliyor olmasını yorumlayan Arslan, deprem kuşağı içinde yer alan Türkiye’de, bu kararın pozitif ayrımcılık kapsamında doğru bir karar olduğunu belirtti. Arslan, bununla birlikte dikkat edilmesi gereken üç konu olduğunu ifade etti. 

Orta gelir grubunun ev alması zorlaştı

Yüzde 18 KDV’nin İstanbul, Ankara, İzmir veya Bodrum gibi hem arsa rayiç bedellerinin yüksek olduğu hem de daha üst segment konutların olduğu bölge ve projeler için ya da Anadolu’nun farklı şehirlerinde 150 metrekareden daha büyük konutlar için geçerli bir oran olduğunu kaydeden Arslan, şöyle konuştu: “Bu şehirleri dışarıda tutarsak, halkın genelinin ulaşmaya çalıştığı konutlar için KDV oranı yüzde 1 ya da maksimum yüzde 8’ler seviyesindeydi. Dolayısıyla yüzde 18 KDV’li olan daha lüks diyebileceğimiz bölgelerde veya projelerde KDV oranı düşürülürken, genele ulaşmaya çalıştığımız daha orta seviye projelerdeki yüzde 1 olan KDV oranları da yüzde 8’e çıkartılınca aslında bir maliyet ve KDV artışı yapılmış oldu. Bu düzenleme ile son dönemde artan fiyatlarla zaten konut alması iyice zorlaşan orta-gelir grubunun yeni projelerden ev alması iyice zorlaşmış oldu.”

Ana sorun konutta değil ticari ünitelerde

İkinci olarak, asıl sorunun daha ziyade ticari ünitelerde olduğunu bildiren Arslan, “İstisnai bölgeleri veya hatalı üretilen projeleri hariç tutarsak; konut üretimi son yıllarda düşmüş olmasına rağmen yıllık ortalama 1,5 milyon seviyesinde konut satışı olan bir ülkeyiz. Bu açıdan konut satışıyla ilgili önemli bir sorunumuz olduğunu düşünmüyoruz. Esas sorunun son dönemde pandemi etkisiyle de birlikte ticari gayrimenkullerde oluşmaya başladığı görülmektedir. Pandemi ile birlikte doluluk oranları ve kira bedelleri iyice düşen dükkan, ofis gibi üniteler veya turizm imarlı alanlarda geliştirilen apart ve benzeri nitelikli ürünlerde büyük sorunlar oluşmaya başladı; ancak bunların KDV’si hala yüzde 18. Bu segment için de yapılacak bir KDV düzenlemesi bu tarafa doğru yönlenecek talebi artırmada fayda sağlayacaktır. KDV’de yapılacak indirimin, alıcı ve satıcıya asıl fayda sağlayacağı alan bu taraf olacaktır” diye konuştu.  

Zamanlama sebebiyle rekabet dezavantajı doğabilir

Bu KDV düzenlemesinin 1 Nisan’dan itibaren ruhsatı alınacak, inşaatı başlayacak projeler için geçerli olduğunun altını çizen Vedat Arslan, bugüne kadar başlamış fakat henüz teslimi yapılmamış, faturası kesilmemiş projelerde eski düzenin devam edeceğini aktardı. Bu durumun da şu anda yüzde 18 KDV’nin geçerli olduğu projelerin yüzde 18 KDV ile bu ürünü satmaya devam edeceği anlamına geldiğini bildirdi. Bunun yüzde 1 KDV’li ürünün de yüzde 1 KDV ile satmaya devam etmesine benzediğini söyleyen Arslan, bu düzenleme bugünden sonra ruhsatı alınan projeler için geçerli olacağı için KDV’ye yansıma anlamındaki etkisinin en erken 2-2,5 yıl sonra anlaşılabileceğine dikkat çekti. “Bu noktada da aslında ‘kazanılmış hakkın alıcı lehine değerlendirilmesi’ diye bir kavramı ortaya koyarak henüz teslimi yapılmamış- faturası kesilmemiş projelerde de bu yönde bir düzenleme yapılması gerekmektedir” diyen Arslan, bu durumun yeni ruhsat alacak projelerin eski ruhsatlı projelerle bir avantaj-dezavantaj rekabetinin önüne geçeceğini dile getirdi. 

Vedat Arslan, Kentsel dönüşüm projelerine gerek alıcıları gerekse satıcıları daha fazla yönlendirmek adına yüzde 1 KDV oranının sabit tutulmasını desteklediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Konutta KDV oranının sadeleştirilmesi fikrini de doğru bulduğumuzu söyleyebiliriz. Ancak, yukarıda bahsettiğimiz sebepler dolayısıyla ve bir taraftan vatandaşın konuta daha uygun koşullarda erişmesi diğer taraftan ise geliştirici firmaların ana stok kalemlerinin daha doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi için bu kararda iyileştirme ve düzeltmelerin yapılması gerektiğini de savunuyoruz.”