İstanbul 16 milyonluk büyük bir şehir,  aslında bu sayı yüz binlerce misafir ile çok daha fazla. Kalabalığın oluşturduğu keşmekeş ve trafik yükü şehrin insanlarını stres deposu haline getiriyor. Bu stres yükünü azaltmak elimizde ama bu durumu dert edinmek gerekiyor.





Şehrin yüzölçümü yeterince büyük olmasına rağmen çarpık yapılaşma ve kötü imar planları İstanbul’un birçok bölgesini mesken amaçlı kullanılamaz hale getirdi. Çoğu bölgede ruhsatlı yapılan yapılar, altyapı ve yollar ile orantısız olduğu için, çeşitli sıkıntılar yaşanmaya başlandı.





Marmara depreminden sonra yöneticilerin jetonu düştü ve şehri mücavir alanlara doğru büyütmeyi düşündüler. Yıllarca ihmal edilen mücavir alanları planlamaya başladılar. Ancak vatandaştan sonra gittiğin bölgeyi planlamak öyle kolay iş değil.





Adam kaçak 4 katlı binayı yaptıktan sonra, sen gidip yanındaki arsaya 2 kat imar verirsen, ne o boş arsada yeni yapı yapılır, nede çürük olan 4 katlı binayı dönüştürebilirsin. İmar affı çıkarıp çürük yapıya birde madalya verdin mi, ilk depremde vatandaşın tabutu olur. Ya da yüzlerce kaçak evin yapıldığı bölge; tarım arazisi olarak planlanırsa, kaçak yapılanlar da yıkılmayacağına göre büyük bir adaletsizlik olur. Devlet vatandaştan önde olmalı, yol göstermeli, kontrol etmeli, planlı bir şekilde ülkeye, şehrin insanına fayda sağlayacak şekilde arazileri oyunun içine sokmalı.





Şehirde ki stresi boşaltmanın yolu İstanbul’un boş arazileri;





İstanbul’un etrafında çok sayıda köy var. Bu köyler Anadolu’nun bir köyünden farksız durumda,  Köyler bom boş. Köy arazilerinin büyük bir bölümleri tarım arazi olarak planlanmış olmasına rağmen tarım yapılan yerler çok az. Çünkü birçoğunun toprak yapısı tarıma elverişli değil. Birçoğunun yolu elektriği yok. Bu araziler genelde küçük metre kareli yerler. Büyük çaplı tarım yapımına uygun değil ve Trakya bölgesi gibi toprak çok verimli de değil.





Yeni yol projeleri ve tarım arazilerinin yanı başlarında yapılan kaçak villalar, boş tarım arazilerinin fiyatlarını uçurdu. Torak yapısı tarıma elverişli olsa dahi yüksek fiyatlı bir tarlayı alıp kimse tarım yapmak istemiyor, çünkü ekonomik değil. Tarım yapılacak bir arazinin m² birim fiyatı 3-5 tl civarında olmalı. İstanbulda’ki tarım arazilerinin m² fiyatı uzak köylerde 100-200tl, yakın köylerde ise 500-600tl civarında.





Bu araziler amacına uygun kullanılabilmesi, tarım yapılabilmesi için meyve ağacı dikilip yetiştirebilmek için, arazi üzerinde bir çiftlik evi yapımına izin verilmelidir. Kimse 20 ile 100 km yol gidip tarım yapıp geri gelemez. Tarım yapacak şehir insanı arazisinde en az birkaç gün kalmalıdır. Tatil zamanlarında ve emeklilik dönemlerinde ise devamlı kalacaktır. Bu arazilerin yolları açılmalıdır. Arazilere elektrik ve su alt yapısı yapılmalıdır. İstanbullunun ihtiyacı olan hafta sonu evi ve organik gıda ihtiyacı bu sayede karşılanmış olacaktır. Araziler ve köyler boş kalmayacaktır. Bu durum Çanakkale, İzmir, Bursa, Kocaeli, Bolu gibi birçok şehirde de aynı durumdadır.





İstanbul’da bir metrekare tarım arazisi boş kalmamalı, amacına uygun kullanılmalıdır. Her parselde bir çiftlik evinden fazlasına da izin verilmemeli. Çiftlik evini yapan vatandaş arazisine gözü gibi bakacaktır. Arazisini sebze ve meyve bahçesi haline getirecektir. Bu sayede hem sağlıklı gıdaya ulaşacak, fazlasını da başkalarının istifadesine sunacaktır. Hatta kısa sürede köylerde organik pazarlar kurulacaktır.





Orada evi olduğu için istediği zaman orada kalabilecek, araç ve gereçlerini muhafaza edebilecektir. Şehir stresinden uzaklaşarak hem rahatlayacak, hem de tarım yapabilecektir. İstanbul’da en çok aranan arazi hafta sonu evi yapılacak arazilerdir.  Böyle bir planlama yapılırsa tüm araziler kısa sürede dolar ve tarım yapılmaya başlanır. Palavradan tarım arazilerini koruyoruz diyenler artık yeter, tarım arazisi diye planladığınız yerlerde villalar, fabrikalar yapılıyor ve sizde tık yok.





İsa Demir





Gayrimenkul Yatırım Uzmanı